29 Mayıs 2015 Cuma

Organik Pasta ile kardeş doğum günü kutlamak :)



  Canım, biriciklerimin ortancası, güzel kardeşim senin doğum günlerin benim ilk denemelerim gibi. 
Geçen yıl uzakta olduğun için maket pasta gönderdim sana. Şehirler arası maket pasta göndermek konusunda bir ilki başardım. :) Bu yıl yanımda olman çok büyük fırsat benim için. Bu ay doya doya gördüm sizleri. Ve doğum gününde canlı kanlı pasta yapabilme şansını yakaladım. Tabi ki yeni denemelerimi senin üstünde kullanma fikrimi kenara atmış değilim.
Bu yıl ki yeni takıntım, şeker ilavesiz, unsuz kekler olunca pastan organik olmak zorunda oldu. Benim ve senin, gönül rahatlığı ile yiyebildiği unsuz bir pasta yapmak ne zamandır aklımdaydı. Böyle güzel bir günden daha iyi bir fırsat olamaz diye düşündüm. Biraz da sürpriz olsun istedim. Düğünlerden fırsat bulup geceleri hazırladım pastanı sana çaktırmadan. Gerçi çaktırdım mı bilemiyorum. Belki de anladın :D Olsun ben gizli gizli sürpriz yaptığımın sevincini yaşayayım sen söyleme anladıysan da :D.


Pasta her şeyi ile farklı oldu. Kekinin tarifi bana ait. Krem şanti bal ile tatlandırıldı ve bol meyve kullanıldı. Dışında kakao oranı yüksek çikolata kaplaması yapıldı. Malzemeler bu olunca pastanın görüntüsünü kütük şeklinde yapmak uygun oldu. Aslında dışını krem şanti ile sıvayabilirdim. Ama bal ile tatlandırılmış şantinin dayanıklılığından emin olamadım. Üstelik içi bol meyveli olunca pastanın sağlam durması için çikolata uygun geldi. Elbette bunlar ilk denemeler. Çeşitlendirmek gerek ;)


Pastanın masum olmayan tek yeri süsleri. Bütün tohumlar, güller ve gül yaprakları, şeker hamurundan. Süsleme sanatına organiklik katlamaya uğraşmadım desem yalan olmaz. Sanırım bunları yemelik değil saklamalık yapmayı seviyorum. Aslında pasta üstünde gerçek meyve kullanmayı da düşündüm. Öyle olsaydı süsü bile katkısız bir pasta olacaktı. Ama Ufak Kardeşime sevdiği bir şeyleri de el emeği hazırlamak istedim. Masasında sürekli açmış çiçek bulunduran çiçek sevdalısı bir kardeşe bol açmış çiçekli bir pasta yapmak istedim. Kütük şekline de uygun bir konu olunca şekerden gülleri hazırladım. Biraz da hile yaptım. Vakitsizliğin verdiği telaş ile kozalakları gerçek kozalak kullandım. :) Gecenin bir vakti düğün sonrası pasta hazır oldu. Sabah kahvaltısına yollara düştük.
İlk deneme ile bol meyveli bir pastayı 8 km taşıyamadım. Pasta bir katından ayrılıp yana kaymıştı :S Neyse ki kütük şeklinin avantajı ile pastayı tekrar yerine yerleştirip eski haline sokabildim. Yani o meyveleri çikolata bile tutamamış :D Şeker hamurlu pastalara meyve kullanılmamasının önemini bir kez daha fark ettim. Bu bana iyi bir deneyim oldu. Senin doğduğun günler bana hep deneyim güzel kardeşim. 

Seni çok seviyor ve çok özlüyorum. İyi ki doğdun.

21 Mayıs 2015 Perşembe

Kıvanç'ın Esprili Pastası



Kıvanç ve eşi uzun yıllardır arkadaşım. Tuğba, bir kaç aydır eşinden minik bir intikam alma peşindeydi. Dediğine göre; Kıvanç, Tuğba'nın doğum günü için esprili bir pasta yaptırmış. Pastada, çamaşır makinesine girmiş, işlerle kendini kaybeden bir kadın figürü varmış :). Komikmiş gerçekten. Ee tabi ki Tuğba'da Kıvanç'ın doğum gününde buna cevap vermeli değil mi? Geçekten bende olsam aynı şeyi yapardım. Aklına gelen konu çok çok eğlenceli. Saatlerce klozette oturup akıllı telefon ile oynayan bir koca :D:D
Bana daha konuyu söylediğinde bile o kadar eğlendim ki! Pastanın bitmiş halini görenlerin suratlarını görür gibi oldum. Öyle de oldu gerçekten. Pastayı hazırlarken kızım bile çok eğlendi.
"Anne kim pastanın üstünde klozet istedi ki!" diyerek her an yanımda şaşkın bakışlarla bekledi. "aaaa bu abi hiç tuvaletten çıkmıyor mu?" deyiverdi. O kadar değişik geldi ki, kendi de klozetten oturan bir adam yapıp babasına armağan etti.:D Sanırım bizim evde ki en uzun klozet seanslarını da babası yapıyor olmalı :D:D:D


Pasta konusu kadar figürün şekli bakımından da bana katkısı oldu. Kot pantolonunu indirmiş ve oturmuş bir figür hazırlamak için bozup bozup yeni yöntemler denedim. Tabi ki sinirlenip fırlattığım denemelerim olmadı değil :D Ama bir kaç deneme sonra istediğime en yakın şekli elde ettim. Ve açık duran kemeri de ekleyince sonuç beni memnun etti. 


Pasta üzerinde ki figür fazla baskın olunca çevresini çok da süslemeye gerek duymadım. O yüzden kara tahta yazıları şeklinde eşinden bolca mesaj hazırladım. Sevdiğim ve eğlenceli bir pasta oldu. 

Tuğba'nın tepkisinden ve Kıvanç'ın tepkisinden de emin olduktan sonra ki ruh halim bu işi sevmemde ki en büyük etken ;)

İyi ki doğdun Kıvanç

5 Mayıs 2015 Salı

Gülse'nin Bir Yaş Pastası


Arkadaşım aracılıyla çok tatlı bir anne ile tanıştım. Sesi ve kendinden eminliği beni çok sevindirdi. Beni çok fazla tanımadan güvenen, hatta pastayı nasıl oldu diye sormadan bana bırakan bir anne. Bu güven sevindirdiği kadar beni biraz korkuttu diyebilirim. Çünkü böylesi güvenen biri için yapacağım pasta çok güzel olmalıydı. Stresim yüksekti anlayacağınız. Umarım hakkı ile üstesinden gelebildim. :)
Gerçi pasta konusu, sevimli kedi ve bir yaş kızı olunca pasta zaten çok sevimli oluyor. Gülse çok tatlı bir bebek. Gülse'nin belirli özellikleri ile modelini pastaya yerleştirmek pastayı şirin yaptı. En sevdiği hayvan şimdilik kedi olunca bu şirin kedicik de Gülse'ye arkadaş oldu.




Konu ve renkler konusunda anneden güzel fikirler aldıktan sonra üstünde çalışması zevkli bir pastaydı. Pasta yapmanın en zevkli yanı da bu.  Bin bir çeşit konular ile her pasta bitimi güzel anı bırakıyor.

İyi ki doğdun Gülse.

3 Mayıs 2015 Pazar

Halasının Kuzusu Poyraz Hoş gelmiş!



Bir erkek kardeşim yok ama uzun yıllar hayatımın her anında beraber olduğum bir kuzenim var. Hem bir ağabey, hem kardeş, hem kuzen, hem arkadaş, hem de ortak oldu bana. Aslında hiç yakın yerlerde hatta aynı şehirde yaşamadık ama beraber büyüdük onunla. Benim ben olduğum her anımda o vardı. Hayallerimiz ortaktı bir noktada. 
Minicik tefecik iken yaz tatillerinde İstanbul'a gelecekler diye kardeşim ile beraber Emre ve Ender'i beklerdik. Halamların öğretmen olması bütün yazı beraber geçirmemiz için büyük şanstı. Hep gece veya sabaha karşı gelirlerdi. O uykulu gözlerle uyumadan beklemeye çalışsak da tabi ki uykuya dalardık kardeşimle. Ama geldiklerinde bizi uyandırırlardı. İşte o an en mutlu an olurdu benim için. Bütün yaz eğlencenin, kavganın, dövüşün, etkinlikleri yazı olurdu. İlk iş beraber bütün sokak sakinleri için hazırlayacağımız yaz şenliklerini planlamak olurdu. Tiyatrolar, taklitler, şarkılar... Her şey hazırlanırdı. Sonunda sahne gününe özel davetiyeler hazırlanıp bütün komşulara dağıtılırdı. Giriş 1 liraydı. Toplanan para ile de misafirlere kola ve çekirdek alınırdı. Bütün komşulara çekirdek ve kola eşliğinde eğlence düzenlenirdi. Bu işten annelerimiz çok memnun olmasa da (ev de bir sürü ıvır zıvır iş çıkardı :D) biz hep aktif hep yaratıcıydık beraberken. Ne yapacaksak beraber hayal kurardık. Sonra yazlık günleri başlardı. Biraz büyüyünce deli dolu, saçma sapan maceralara atılırdık. Espriler birbirinden saçma, yapılan çılgınlıklar birbirinden dayaklık olurdu. Yani şimdi kızım yapsa bağlarım eve onu ama biz çok sevimliydik :D:D
Bütün yapılacak maskaralıklar için koca bir yıl, yazı beklerdik. Lise de olunca işin içinde aşklarımız, platönikler de girerdi. Gerçi Ender için aşk yenilir mi diye sorulacak kadar dalga konusuydu ama o da sonunda aşık olurdu ;)
Sonra daha da büyüdük. Biz gittik onlara, onlar geldi ama hep beraberdik. Sanki aynı evde büyüdük ve hiç ayrı günlerimiz geçmedi. İlk tatilimi, ilk erkek arkadaş buluşmamı, ilk yüzmemi, ilk paten kaymayı,... her şeyi onlarla yaşadım. 
Sonunda üniversite de Ender İstanbul'a geldi geldi ama taaa öbür ucundaydı. Yine de her hafta sonu gelirdi bize. Gelmese eksik hissederdim kendimi. Özlerdim keratayı. 
Hayatımızın en güzel ve unutulmayacak anılarını beraber gittiğimiz Amerika yazı dolduracak sanırım. Beraber evsiz ve işsiz gittiğimiz ilk günden, yaşadığımız her ana kadar bir bir aklımda. En kötü anımdan en parasız anıma kadar Ender hep yanımdaydı. Emre de yanımdaydı ama o biraz dışarılardaydı da :D
Beraber yemek yapıp yiyip, beraber gezdik. Parasız olmama rağmen beni nasıl yüklendi unutamam. İyi ki yanımdaydı. O günleri sadece yazsam kitap olur diyeceğim klişe gibi gelecek. Ama öyleydi. İşi ve evi olmadığını bilmeyen 3 çömezin Amerika'ya gece ayak bastığını düşünün işte!... Bütün yaz para kazanmaya çalışıp sonunda Doğu Amerika'yı, Miami'leri bile gezdikleri ile sonlanmış bir hikaye :))) 
Ve sonra üniversitenin son yılları... Birbirimize değiştiğimizle ilgili kızgınlıklarımız, gerçekten değişmemiz, yolların ayrılması. Sonra benim evlenmem, kardeşimin başka şehirde okumaya başlaması ve yalnızlığım...
İşte o anda da Ender vardı. Sınavı, işi bile olsa her hafta sonu benim evimdeydi. Ev değişmişti, biz değişmiştik, grup dağılmıştı ama o yine de beni duydu ve hep yanımdaydı. Hayaller devam etti onun sayesinde. Beraber iş kuracaktık. Ben Tasarımcı olacaktım, o mühendis. Neler yaratacaktık, neler... 
Bir gün o da mezun olunca gerçekten yaptık bunu. Şirket açık beraber. Heyecan, işe tutunuş... Uğraş, zor günler, parasız, kimsesiz tutunmaya çalışma. İki yıl geçmişti ki ben yetemedim. Tek onun enerjisi vardı ben hep geri gidiyordum. Anne oldum vaktim olmadı. Belki de kayboldum. Sonra baktım canım kardeşim beni taşıyor sanki omzunda. Sonunda onu özgür kıldım. Kabul etmesi 1 yıl sürdü. Bırakmadı, yine bırakmazdı ama ben doğru kararı verdim. Sonunda o hakettiği başarıyı almaya başladı. Antalya'da eşi ile beraber güzel bir hayat kurdu. Zaten Hilal ile yıllardır hasret yaşadılar ve onlar için çok güzel bir başlangıç oldu. En çok mutlu olan da ben oldum. İçim bazen buruluyor, onsuz başka yollar denediğim için ama onu düşünce de gurur doluyor.  


 İşte o yüzden onun doğan bebeğinin Halasıyım. Göremiyor olmak beni öyle üzüyor ki . Keşke en azından aynı şehirde olabilseydik. Bu minik adam annesi ve babasının güzel bebeği. Kurabiyeler yetmez ona sevgimi, minnetimi anlatmak için. Ama şu an yapabildiğim en güzel iş bu olduğu için işte kurabiyeleri... Dualarım her zaman seninle Poyraz Bebek. Kızımın deyimi ile AGU BEBEKCİK.