30 Ekim 2014 Perşembe

Elsa Karlar Ülkesi Modelleme


Bu yazıyı yazmak için haftalarca bekledim. Resimler hazır, ben sonuçtan memnunum ama sadece yazı yazmak için vaktim yok. Hayatımda ufak tefek değişiklikler oluyor ve o değişiklikler olurken bilgisayarımın da beni terk etmesi gibi bir sürü ayrılıklar da yaşıyorum. Tabi ki klavyelere muhtaç bu yazı bir türlü vücut bulmuyor. 
Neyse bir iki ufak internet sorunundan da sonra yazıyorum. Ama içimden tekrarladığım onca şeyi de unutmuş gibiyim. Kim bilir neler yazacaktım ilk hızla :D 
Lafı dolandırarak söylediğim şey evet bir ilk daha :DDDD
Sevgili Karlar Ülkesinin kar kraliçesi Elsa ve geyik Sven sadece şekerden model olarak hazırlandı.
Pastası Göknur arkadaşımın becerisi. Yani ben en sevdiğim model kısmını hazırladım :D
Ne yalan söyleyeyim bu şekilde imza atmak harika bir şey.


Pastanın son halini mesaj olarak görebildim. Yan yana olmadan, ortak bir iş yapmak harika oldu. Sonucun bu kadar iyi olabileceğini düşünmüyordum. Bu ekip iyi iş çıkardı. Uzun zaman önce Göknur'un heyecanı ile planladık ama hiç bir araya gelemedik. Ayrıca öyle çok uzak oturmuyoruz, komşuyuz :D
Sadece iş güç derken vakit daraldı ve ben modeli yapmaya başladım. Telefonla konuşa konuşa bir noktaya vardık. Bu arada benim modeller o kadar özendiğim için midir nedir 3 kere çöktü bozuldu. Elsa'nın vücudunu 3 sefer yapmak zorunda kaldım. Belki de Göknur'un heyecanı uzaktan bile modellere yetişmiştir. Yine de son gece devrilmeyen ayakta duran bir Elsa hazırlamak harika oldu. 
Hatta bayağı taş gibi oldu ;) 


Ve tabi ki Sven, ahhh o gerçekten harika bir geyik karakteri. Kesinlikle pastada olması gereken müthiş bir surat. Biraz da şaşkın yorgun olunca gerçekten sonucu başarılı oluyor. Fotoğrafta gören herkesin ilk harika tepkisini Sven kapıyor. Elsa gölgede kaldı diyebilirim. Pastanın üstünde Elsa olmasına rağmen Sven alt tarafta şaşkın gözleri ile odak noktası oluyor. 


Çok mutlu olduğum, zaten yapmayı istediğim modellerden biriydi Karlar Ülkesi. Acaba yapsam Elsa'ya benze mi diye düşünüyordum. Kesinlikle daha çok benzeyebilirdi ama ilk denemeye göre memnun olduğumu söyleyebilirim. Özellikle her parçası ile ayrı ayrı detaya indim. Benim için de bir kademe deneyim oldu. 



Karlar Ülkesinin kar kraliçesi ELSA

23 Ekim 2014 Perşembe

Ali'nin 3. yaş gününe Dinazor Treni gelmiş!


Eliz'cim Ali'nin pastasını hazırlarken bu burukluk henüz içimde yoktu. Pastayı blog sayfama taşırken içim biraz hüzünlendi. Yıllarca iş yerinde beraber güzel günler geçirdik. Ve sabah bütün kaprisim ile arada derede konuştuğum tek arkadaşımdın. Evet çok arkadaşım var ama her gün yanımda olan tek kişisin. İşimiz, bizi evlerimizde eşlerimizden bile daha fazla beraber kılıyor. Çocuklarımız bizi bütünüyle ortak nokta yapıyor. Öyle ki rüyamda sana mesajlar gönderir oldum :D 
İnan bana seni çok özleyeceğim. İşten ayrılmamayı düşündüğüm tek şey senin ve ofisteki bir iki arkadaşın arkadaşlığı. Çok çok özel ve aile gibi. Biliyorum bu pasta çok özel bir gün içindi. Yazılarımla biraz hüzün kattım. 
Aslında bu pasta harika bir günde kesildi. Doğdu doğacak dediğimiz oğlun Ali için ilk büyük doğum günü kutlaması ve gerçekten büyüdü bir çocuk oldu. İlk anaokulu yılı ve ona özel olan ilk pasta... Heyecanlı, özel bir gün... Bütün heyecanını benim de paylaştığım bir pasta...


Ali inanılmaz sevimli, güzel, hareketli, meraklı bir çocuk. Okula bu yıl başladı ve her aşamasını annesinden dinledim. Bir hafta zor bıraktı annesini, okula gitmek istemedi. Okula alışmasının en büyük katkısı, okulda bulduğu bir dinazor oyuncağıydı. Dinazor ile oynarken kendi gibi dinazor seven bir arkadaşı da oldu. 
Her sabah annesi "hadi oğlum bak dinazorun seni bekliyor diyerek okula götürdü". Ve artık okula kendi isteyerek gitmeye başladı. Bunları bu kadar net nasıl mı biliyorum? Dedim ya bütün gün beraber olduğun insanların hayatları kendi hayatın kadar yakın oluyor.


Gerçi Eliz, ilk büyük doğum günü kutlaması olmasından dolayı çok heyecanlıydı. Daha Temmuz ayında nasıl pasta yapsak diye pastalar araştırıyordu. Tren ve dinazorları seven oğluna ne yapacağına karar veremiyordu. Bir gün trenli olsun diyor; öbür gün yok yok dinazorlu olsun diyordu. Benim aklımda ise aylardan beri Dinazor Treni vardı. Çocukların (benim kızımında) sevdiği bir çizgifilm Dinazor Treni. Hem tren hem dinazor sevenlere daha ne olabilir ki! 
Tabi ki tam olarak düşüncemi söylemedim. "Yaparız bir şey arkadaşım sen merak etme" dedim sadece :D
Aylar öncesinden heyecanlanan gün gelip çattı. Hani aylar var diyoruz ama zamanda çabuk geçiyor galiba. Pasta konusunda Eliz sonunda karar verdi. Baktı, Ali okula dinazor ile alışıyor. Dinazorlu olsun dedi. Çok anlamlı olurdu gerçekten. Tabi ki ben tren konusunu söylemedim. Eliz'de çıkacak sonucu merak etsin istedim. Ve çılgınca merak ettiğinden eminim. Ali'den daha heyecanlı bir anne. Ama ilk yaş günlerini sadece aile arasında kutlayarak dünyanın en mantıklı işini yapan bir anne. Benim gibi bir çok anne, ilk yaş gününe özenir. Ama çocuk hiç bir şey anlamaz anne yorgunluktan geberir. 3. yaş gününü de kutlayamaz hatta özenmez hale gelir. Özense de çocuk pasta arsızı olmuştur bile. :)
İşte bundan dolayı Ali pastanın ve kutlamamın ne olduğunu bilir yaşta bu partiye kavuştuğu için gözleri çılgınlar gibi mutlu bakıyordu. Her çocuk mutlu bakar belki, ama Ali'nin heyecanı ilkin verdiği ile kat ve kattı. 



Doğum gününde orada değildim ama gördüğüm resimlerde Ali'nin heyecan ve sabrını okumak için uzman falan olmak gerekmiyor. O minik elin, her resimde dinazora doğru uzanmasından, gözlerini afacan gibi açıp, gülümseyerek dik dik dinazora bakmasından ne yapmak istediğini anlıyorsunuz. Zaten resimlerin devamında, artık annesinin "Olum biraz bekle" sözlerine kulak asmayıp amacına ulaştığını ve dinazorun sadece ufak bir parçasının geriye kaldığını da görüyorsunuz. Resimler gerçekten çok mutluydu. Ve bu pastanın hakkını veren çocukların mutluluğuydu. 
En güzeli de "Ali'nin, bu kadar özel olan dinazorunu yanındaki arkadaşları ile paylaşması oldu. Bu davranış, her çocuğun yapabileceği bir davranış değildir. 
Her ne kadar saatlerce uğraştığım dinazor, hoop yarım saatte bitmiş olsa da emeğime değen bir gündü. Çünkü çocukların gözlerinde ki beğeni en saf, en takdir edilesi beğenidir. Ve onu sabırsızlıkla yemeleri ise beğenilerinin ispatıdır. 


İyi ki doğdun Ali...

22 Ekim 2014 Çarşamba

Eren Kavi'nin Kurabiyeleri_ Hoşgeldin Bebek


Ya sürekli teyze olmak ne güzel bir duygu... 
Bu yıl çok bereketli bir yıl oldu. Sevdiğim, çevremde ne kadar arkadaşım varsa teker teker hamileliklerini duydum. O kadar güzel bir duygu ki sanki benim evime gelen yeni bebek gibiler. Aslında genelde bana uzakta olacaklar :( belki de ayda bir göreceğim ama yine de var olmaları bile içimi sevgi ile dolduruyor. 


İşte bir tanesi daha geliyor. Bu günler, Eren Kavi'yi işaret ediyor. Nazlı, rahatına düşkün bir erkek :). Artık dünyaya gelmesi için annesinin her gün kilometrelerce yol yürümesine neden olan mis kokulu... Gerçekten iki haftadır her gün telefona sarılıp "çabuk doğumda olduğunu söyle" diye arıyorum arkadaşımı. Berrak inanılmaz sabır ve özveri sergiliyor. Anneliğin daha doğum yapmadan bile kadınlara yerleşmesinin ispatı gibi... Oğlu için en iyi nasıl olacaksa onun için sabırla bekliyor. 
Oğlu ile beraber yeni bir fedakar anne dünya geliyor ;)


Bu kurabiyeleri hazırlarken çok sevdiğimi söylemeliyim. Aslında her birini hazırlamak bana mutluluk veriyor o ayrı bir konu. Her yaptığım kurabiyeleri kişi ile özleştirmek istiyorum. Ve bu sefer kurabiyeler bana tam da Eren Kavi'yi anlatıyor. Hafif ve tek renk tonları ile anne karnında olmaktan huzur duyan bir bebeği anımsatıyor. Tabi ki biraz da olaya espri katarsak, rahatına düşkün bir Paşa izlenimi de veriyor bu bekleyiş. O yüzden bebek kıyafetinde ki şık detaylarda bize bir Paşa geliyor mesajı veriyor ;) Dediğim gibi hem huzurlu hem esprili bu anımsama beni çok eğlendirdi. 
Berrak arkadaşımın da beğendiğini biliyorum. Bana telefonda verdiği tepki gerçekten beğendiğini hissettirdi. 

Şu an mutluyum ve Kavi'nin gelmesi ile bu güzel kurabiyeleri paylaşıyorum ;) 
Her aldığım doğum haberinde mutluluktan her şeyi unutuyorum. Kurabiyeler geçici bir heves belki ama bu yeni nefesler bizim dünyamız. Her biri yeni dünya için umut işareti. En az bu tatlı uğraşlar kadar güzel ve tatlı ömürleri olsun. Çevreleri de kendileri kadar masum, tatlı paylaşımlarla dolsun. Dedim ya her yeni bebek yeni bir umut doğru insanlık için. Aileleri gibi güzel insanlar oldukları sürece dünya da güzel olacaktır. 



Hoş geldin Eren Kavi. Seni seviyoruz.