3 Mayıs 2015 Pazar

Halasının Kuzusu Poyraz Hoş gelmiş!



Bir erkek kardeşim yok ama uzun yıllar hayatımın her anında beraber olduğum bir kuzenim var. Hem bir ağabey, hem kardeş, hem kuzen, hem arkadaş, hem de ortak oldu bana. Aslında hiç yakın yerlerde hatta aynı şehirde yaşamadık ama beraber büyüdük onunla. Benim ben olduğum her anımda o vardı. Hayallerimiz ortaktı bir noktada. 
Minicik tefecik iken yaz tatillerinde İstanbul'a gelecekler diye kardeşim ile beraber Emre ve Ender'i beklerdik. Halamların öğretmen olması bütün yazı beraber geçirmemiz için büyük şanstı. Hep gece veya sabaha karşı gelirlerdi. O uykulu gözlerle uyumadan beklemeye çalışsak da tabi ki uykuya dalardık kardeşimle. Ama geldiklerinde bizi uyandırırlardı. İşte o an en mutlu an olurdu benim için. Bütün yaz eğlencenin, kavganın, dövüşün, etkinlikleri yazı olurdu. İlk iş beraber bütün sokak sakinleri için hazırlayacağımız yaz şenliklerini planlamak olurdu. Tiyatrolar, taklitler, şarkılar... Her şey hazırlanırdı. Sonunda sahne gününe özel davetiyeler hazırlanıp bütün komşulara dağıtılırdı. Giriş 1 liraydı. Toplanan para ile de misafirlere kola ve çekirdek alınırdı. Bütün komşulara çekirdek ve kola eşliğinde eğlence düzenlenirdi. Bu işten annelerimiz çok memnun olmasa da (ev de bir sürü ıvır zıvır iş çıkardı :D) biz hep aktif hep yaratıcıydık beraberken. Ne yapacaksak beraber hayal kurardık. Sonra yazlık günleri başlardı. Biraz büyüyünce deli dolu, saçma sapan maceralara atılırdık. Espriler birbirinden saçma, yapılan çılgınlıklar birbirinden dayaklık olurdu. Yani şimdi kızım yapsa bağlarım eve onu ama biz çok sevimliydik :D:D
Bütün yapılacak maskaralıklar için koca bir yıl, yazı beklerdik. Lise de olunca işin içinde aşklarımız, platönikler de girerdi. Gerçi Ender için aşk yenilir mi diye sorulacak kadar dalga konusuydu ama o da sonunda aşık olurdu ;)
Sonra daha da büyüdük. Biz gittik onlara, onlar geldi ama hep beraberdik. Sanki aynı evde büyüdük ve hiç ayrı günlerimiz geçmedi. İlk tatilimi, ilk erkek arkadaş buluşmamı, ilk yüzmemi, ilk paten kaymayı,... her şeyi onlarla yaşadım. 
Sonunda üniversite de Ender İstanbul'a geldi geldi ama taaa öbür ucundaydı. Yine de her hafta sonu gelirdi bize. Gelmese eksik hissederdim kendimi. Özlerdim keratayı. 
Hayatımızın en güzel ve unutulmayacak anılarını beraber gittiğimiz Amerika yazı dolduracak sanırım. Beraber evsiz ve işsiz gittiğimiz ilk günden, yaşadığımız her ana kadar bir bir aklımda. En kötü anımdan en parasız anıma kadar Ender hep yanımdaydı. Emre de yanımdaydı ama o biraz dışarılardaydı da :D
Beraber yemek yapıp yiyip, beraber gezdik. Parasız olmama rağmen beni nasıl yüklendi unutamam. İyi ki yanımdaydı. O günleri sadece yazsam kitap olur diyeceğim klişe gibi gelecek. Ama öyleydi. İşi ve evi olmadığını bilmeyen 3 çömezin Amerika'ya gece ayak bastığını düşünün işte!... Bütün yaz para kazanmaya çalışıp sonunda Doğu Amerika'yı, Miami'leri bile gezdikleri ile sonlanmış bir hikaye :))) 
Ve sonra üniversitenin son yılları... Birbirimize değiştiğimizle ilgili kızgınlıklarımız, gerçekten değişmemiz, yolların ayrılması. Sonra benim evlenmem, kardeşimin başka şehirde okumaya başlaması ve yalnızlığım...
İşte o anda da Ender vardı. Sınavı, işi bile olsa her hafta sonu benim evimdeydi. Ev değişmişti, biz değişmiştik, grup dağılmıştı ama o yine de beni duydu ve hep yanımdaydı. Hayaller devam etti onun sayesinde. Beraber iş kuracaktık. Ben Tasarımcı olacaktım, o mühendis. Neler yaratacaktık, neler... 
Bir gün o da mezun olunca gerçekten yaptık bunu. Şirket açık beraber. Heyecan, işe tutunuş... Uğraş, zor günler, parasız, kimsesiz tutunmaya çalışma. İki yıl geçmişti ki ben yetemedim. Tek onun enerjisi vardı ben hep geri gidiyordum. Anne oldum vaktim olmadı. Belki de kayboldum. Sonra baktım canım kardeşim beni taşıyor sanki omzunda. Sonunda onu özgür kıldım. Kabul etmesi 1 yıl sürdü. Bırakmadı, yine bırakmazdı ama ben doğru kararı verdim. Sonunda o hakettiği başarıyı almaya başladı. Antalya'da eşi ile beraber güzel bir hayat kurdu. Zaten Hilal ile yıllardır hasret yaşadılar ve onlar için çok güzel bir başlangıç oldu. En çok mutlu olan da ben oldum. İçim bazen buruluyor, onsuz başka yollar denediğim için ama onu düşünce de gurur doluyor.  


 İşte o yüzden onun doğan bebeğinin Halasıyım. Göremiyor olmak beni öyle üzüyor ki . Keşke en azından aynı şehirde olabilseydik. Bu minik adam annesi ve babasının güzel bebeği. Kurabiyeler yetmez ona sevgimi, minnetimi anlatmak için. Ama şu an yapabildiğim en güzel iş bu olduğu için işte kurabiyeleri... Dualarım her zaman seninle Poyraz Bebek. Kızımın deyimi ile AGU BEBEKCİK.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder