7 Mayıs 2016 Cumartesi

Cam Boynuza Altın Madalya


Ne yazsam, ne anlatsam bilemiyorum. Nereden başlasam onu da bilemiyorum. Pasta ile uğraşmaya başladığımdan beri hayalimde olan karakterleri yaratmaya fırsatlar kolladım. Ama aynı anda bir çok iş ile uğraşınca yarışmaları her zaman kaçırdım. 
Bu sefer kaçırmadım. Aylar öncesinden planımı yaptım. Hayal ettiğim pastayı minik, ufak, ufacık değişikliklerle hayata geçirdim. Üstelik kesinlikle hazırlanmaya pes edecek bir çok zorluklarla karşılaşmış olmanın yanında, geceleri de olsa bu karakteri işledim. Gerçekten de hatırlamak istemeyeceğim bir ay sonunda iki pasta ile yarışmaya katıldım. Hatta öyle talihsizlikler oldu ki ben sadece festival günü pastalarımı sergiden alırken birinci olduğumu gördüm. Bir anda bütün bir ayı geride bırakıp zaferin sevinci ile tir tir titredim. 
Mutluyum, boşluktayım ama en güzeli de hayal ettiğim karakter ile gururluyum. 


Bu ay pastaları yapamaya başladığımdan beri kendim dahil olmak üzere eşim, kızım ikişer kez acile taşındık. Serumlar, iğneler, yüksek ateşler... Onlar ile baş ederken kardeşlerimin ciddi sağlık sorunları, ameliyatlar! Tabi ki bunun yanında yeni doğan yeğenlerimiz, bebişler, güzel haberlerde olmadı değil. 
Ne oluyor, yorgunum, hayat ne zalimsin!, başlayacağım şimdi yarışmaya boş ver, uyku istiyorum uyku! kelimeler anlatamaz belki ama bu ruh hali ile dalgalandıkça dalgalandım. Ama uyumadım, az yedim, sosyalliği azalttım, çocuğu büyük anneye emanet ettim; geceleri benim için önemli olan Cam Boynuzu yaptım. Sevdim, çoook sevdim onu. o da beni üzmedi yarışmada bana altın madalya getirdi.
İki pastamı da Cumartesi sabahı Cake Show İstanbul'a götürüp bıraktım. Eşim hiç olmadığı kadar destek oldu bu yarışmada bana. O olmasa çok yalnız hissederdim eminim. Festivalde yarışmaya katılanları gözlemlediğimde, bir çoğunun bu işi berber yaptığı arkadaşları veya sektörde tanıştığı arkadaşları olduğunu gördüm. Herkes sabah beraber çay içebileceği insanlarla pasta sektörü hakkında konuşabiliyorlardı. Biraz içim buruldu. Tek başıma üstlenmek ağır geldi. Yine de uzakta olsalar da beni destekleyen kardeşlerim olduğunu düşünüp tek başıma çayımı yudumladım. 
Pastaları orada bırakıp eve döndüm. 
Ertesi günü kendimi, kızımla anneler günü kutlaması ve cake show gösterileri için hazırlarken bir kez daha acilde gözlerimizi açtık. Serumlar, iğneler derken Pazar akşam 4 ve ben hala hastanedeydim. Sonuçlar açıklanmış, ben sonuçlardan bir haberdim. Serum biter bitmez baktım kızım daha iyi, eşimle atladık arabaya. İstanbul'un bir ucundan bir ucuna. Trafiği ara yollardan en olmadık sokaklardan nasıl atlattık, o mangalcı çilesini nasıl geçtik bilmiyorum ama sabah kahvaltısı ile duran midem kokulardan zil çaldı. İmkansız da olsa bir saatte tam da ödül törenine 5 dk kala ulaştık .İlk işim pastalarımın yanına koşmak oldu. Ve gördüğüm manzara ile bütün açlık, stres son buldu. Birincilik işareti tam karşımdaydı. 
Sonrası mutluluk, mutluluk, mutluluk... 








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder