Minik bir melek kondu önce içime sonra dünyama, evime, hayatıma... Kimi zaman anlamadım onu; kızdım, mantıklı yetişkin tavrı bekledim... Kimi zaman ne kadar şanslı olduğumu anladım, öptüm kokladım. Garip şey anne olmak. Olmak, olmamak arası bir şey. Tarifi olmayan bağlılık. Kendime vakit ayıramamanın hırsı ile şikayetler, değişen yaşamlar. Ama bir o kadar da ölesiye fedakarlık. Anne olmak, iki duyguyu aynı anda yaşamak benim için
Benim hayatımı hatta uğraşlarımı bile değiştirdi bu minik melek. Bundan bir kaç yıl önce ufak tefek pasta ile doğum günlerini kutlarken her yıl kendimi aşmamı sağladı miniğim. Sanırım bu desteği kendi bile farkında olmadan verdi bana.
Her yıl ona en iyisini, yani yapabileceğimin en iyisini yapmak için öyle bir konsantre oldum. Yoruldum, uykusuz kaldım. Ama sonunda hep mutlu oldum. Her seferinde daha iyilerini hazırladım. Yaptığım işten memnun oldum.
Bu yıl ki pastası, tembel tembel vakit öldüren bir anne ile başlayıp, uykusuz bir anne ile bitti. Karların da çok yoğun yapması beni oldukça miskin yapmıştı. Kızımın doğum günü geldi, çattı ve geçti. Ama ortada ne pasta, ne parti vardı. Üstelik çok uzun zamandır bu günü bekleyip pasta konusunu bile belirlemişti kızım. Geçen yazdan beri yüzlerce kez izlediği Barbie ve sihirli dünyası filminin karakterleri ile dolu bir pasta olmalıydı. Bana resmini çizdirip tarifini bile yapmıştı. Aslında ilk kez beraber pasta tasarımı yapmış olduk. Bu büyük bir ayrıcalık benim için. Çünkü bu işi daha şimdiden içine sindirmiş çok hayalperest bir çırağım var :D
Dedim ya tembel anne havasında bir doğum günü geçti. Tam o gün Antalya'ya dayımızı ziyarete gitmiştik. Pasta yapmadığım ve evde olmadığım için orada kendi aramızda mum üfledik. Aslında çok şanslıydım da. İstanbul'da kurslarda tanıştığım Tatlı Şeyler Butik Pasta'nın Antalya'da ki yerini buldum. Ziyaret sırasında kızıma yaptığı doğum günü ikramları ile kızım çok mutlu oldu. Plansız olan bir gün bu sayede güzel geçti. Hele doğum günü müziği çalan mum üflemek pastayı hiç aratmadı :D
Bir kaç gün sonra eve döndük ama ben hala tembellikten kurtulup bir plan yapmadım. Artık iki hafta geçmişti ve vazgeçmek üzereyken kızım " anne hani o çizdiğin pastayı yapacaktın dedi." Sanırım kendime baksam kızardığımı görürdüm. Herkese pasta yapan anne kızına bir şey yapmamıştı, hazır pasta ile geçiştirmişti :S
Sonunda kendime geldim. Kızım o resimde hayalini kurduğu pastayı hak ediyordu. Uykusuz bir hafta sonunda parti gününe bir iki saat kala pasta bitti. Resimdeki hayaline çok yakın; ufak farklılıklarla pasta hazırdı. Kızımın tepkisi içime işledi. "Anne bu dünyada ki en güzel pasta oldu" dedi.
Biliyorum elbette dünyada ki en güzel pasta değil ama benim kızımın dünyasında ki en güzel pasta oldu. Beni farkında olmadan destekleyen bu minik insan en sevdiği karakterleri böylesi görünce çok çok sevindi. Gün sonunda şımarıklığını gizleme gereği bile duymadan mutlu mesut zıpladı.
Prenses Derin, Deniz kızı Nehir, Peri Ela, minik sihirli dostları, kötü prenses Defne, Defne'nin köleleri ve sihir avcıları ile üç katlı 80 cm'lik pasta benim bir adım daha büyümemi sağladı.
Bu pastayı uzun zamanda hazırlayacağım için maket olmasını istedim. Çünkü kendimi denediğim bir aşama olacaktı. Bir de kızım için yaptığım her pasta kalsın istiyorum. Tarih gibi, anı gibi. Sonunda pasta hala bizimle. Yaparken bu düşünce ile yaptığım bu pasta şu an salonumun en çok yer kaplayan biblosu haline geldi. Ve ben bu kocaman pasta ile ne yapacağımı bilemiyorum :D:D Ya da bu işin sonu ne olacak bilemiyorum. Salonum daha kızımın kaç pastasına ev sahipliği yapacak :DDD
Kızım için en iyisi ;)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder